DÜNYA İLE GÖKTAŞLARININ BULUŞTUĞU ANLAR....Dünya yüzeyi korkunç çarpışmaların izleri olan dev kraterlerle dolu..Bilim adamlarının dünyada saptayabildiği 139 göktaşı krateri var.Yukarıdaki tabloda, bu kraterlerin isimlerine tıklayarak, resimlerini görebilirsiniz.
"Çapı 1 km üzerinde ikibin dolayında asteroid güneşin çevresinde ve dünyaya yakın yörüngelerde vızır vızır dönüyor. Bunların binde biri büyüklüğünde bir tanesi ,yüzyılımızın başında Sibirya ya düşmüştü."
yıldız kayması(meteor): Dünyanın atmosferine giren bir toz parçasının,belki de çakıl büyüklüğünde bir göktaşının yanarak renkli bir ışık yaymasıdır.Bu tür göktaşlarının büyük bölümü yere ulaşmadan daha atmosferin üst kısımlarındayken buharlaşır.Yaydıkları ışığın rengiyse içerdiği kimyasal maddelerin yapısına göre değişir.Örneğin demirden bir göktaşı,sarı ışık yayarken silisyum ağırlıklı olan,kırmızı ışık yayar.
meteoroid: Uzaydan dünyamıza düşen göktaşlarına denir.
meteorit :Her gün binlerce asteroid atmosfere girer ,yanar.Zaman zaman birkaç metre çapında büyük meteoroidlerin de atmosfere girdiği olur.Onlar da girer girmez yanmaya ve buharlaşmaya başlar..Ama bütünüyle buharlaşmadan ,küçük bir parça olarak ve büyük bir hızla yeryüzüne düşerler.Yere ulaşabilen bu meteoroid parçalarına denir.
asteroid(göktaşı

: Yörüngeleri Mars ve Jüpiter gezegenleri arasında kalan ve sayıları yaklaşık 40 000 kadar olan bu küçük gezegenlere asteroid denir. Bu küçük gezegenler , kütle ve hacimlerinden ötürü gezegenimsi olarak da bilinirler. Ayrıca, bilindiği kadarıyla, bunların içinde bazılarının birer uydusu da vardır.
Astroid'lerin günümüzdeki keşfi Bode Kanunu'nun matematiksel olarak ispatlanmasıyla yolalmıştır. Gezegenler arasındaki orantı Johann Titius tarafından 1766 yılında belirtilirken, J.E. Bode formüla'yı 1778 yılında yazmıştır. Bode ve Titius'un belirttiği üzere, Jüpiter ve Mars arasında kaybolmuş bir gezegen vardır. 1801'de Ceres 1 astroidinin keşfi ile; ingilizce diline yunanca kökenli Astreoides kelimesi "Astreoid" olarak 1803 yılında geçmiştir. Mayıs 2004 itibariyle ; günümüz teknolojisi üstün teleskoplar sayesinde 40,500 astroidin varlığından haberdar olunmuştur.
Sonuçta günümüze bir zamanlar oluşmaya fırsat bulamayan bir gezegenin yapı taşları kaldı. Ancak ilginç olan nokta, bu astroid kuşağının, güneşin çevresinde belli ölçüde eliptik bir yörünge izlemesidir. Turlarını 3-6 dünya yılı içinde çeşitli sürelerde tamamlarlar.
İşte bu nedenle, astroidler seyahatleri sırasında yaklaştıkları gezegenlerin çekim etkisiyle yörüngelerinden çıkabilir ve bu durum iki şeye yol açabilir: O gezegenin çevresinde yeni bir yörüngeye oturarak onun uydusu haline gelebilirler, veya gezegen yüzeyine düşerek büyük bir enerji patlamasına ve meteor krateri oluşumuna yol açabilirler.
Birincisi için örnek, çoğu gökbilimcinin düşüncesine göre, Mars gezegeninin iki uydusu Phobos ve Deimos 'un tarihçesini yansıtır.
İkincisi için örnek ise, günümüzden yetmiş milyon yıl önce, Meksika körfezindeki bugünkü Yukatan Yarımadası yöresine düşen dev göktaşının başlattığı olaylar dizisinde, o zamanki pekçok canlı türünün -- ve bu arada sevgili dinozorların -- tüm dünyada hızla değişen iklim koşullarına ayak uyduramayarak yeryüzünden silinmiş olmalarıdır...
Asteroitler, kimyasal bileşimlerine göre 3 e ayrılır:
1-Ctipi: Bileşimindeki hidrojen ve helyum gazlarıyla öteki uçucu maddeleri çıkardığımızda güneşinkiyle aynudır.Yani büyük oranda karbon ,oksijen,silisyum gibi yeryüzündeki kayalarda da bolca bulunan elementleri içerirler.
2-Stipi: Yaklaşık %17 lik bir oranı oluşturur.Nikel,demir karışımı ve demir,mağnezyum silikatlarından oluşurlar.
3-Mtipi: Geriye kalanların çoğunu oluşturur ve neredeyse saf demir-nikel karışımından oluşur.
kuyruklu yıldız: Türkçe'de "Kuyruklu yıldız" adını verdiğimiz ilginç gök cisimlerinin uluslararası terminolojideki karşılığı olan "comet / komet" sözcüğü, Latince "cometa" dan gelir: "uzun saçlı" anlamındadır..
Kuyruklu yıldızların temel yapı taşları buz halindeki su, metan ve biraz da amonyaktır. Buzun içinde toz kayalar ve organik maddeler bulunur. Gökbilimciler onlara "kirli kartopları" der. İlk öğrenmemiz gereken şey, tabiatıyla, kuyruklu yıldızların birer yıldız olmadıklarıdır. Bizim gördüklerimiz, Güneş sisteminde uzun eliptik yörüngeler üzerinde dönen gök cisimleridir. Kendi ışıkları yoktur. Güneşten yansıttıkları ışınlar sayesinde görülürler.
2 ye ayrılırlar:
1-kısa dönemli: Kuiper Kuşağından geldikleri düşünülüyor. Kuiper Kuşağı Plutonun da ötesinde yeralıyor ve binlerce göktaşından oluştuğu tahmin ediliyor.
2-uzun dönemli: Bu kuyruklu yıldızların Kuiper Kuşağının çok ötesindeki Oort bulutundan geldiği sanılıyor. Oort bulutunda bir trilyon dolayında göktaşının güneşin çevresinde döndüğü tahmin ediliyor.
Bir kuyruklu yıldız genel olarak 3 bölümden oluşur: çekirdek saç kuyruk
Çekirdek yıldıza benzeyen parlak bir küredir ve ancak güçlü teleskoplarla görülebilir. Saç, parlaklığı merkezden dışa doğru azalan ve çekirdeği saran ışıklı bir buluttur.Çekirdek ve saç kuyruklu yıldızın başını oluşturur.
Kuyruk ise baştan çıkarak Güneş'e yaklaştıkça gittikçe büyüyen ve gelişen ışıklı bir buluttur ve kuyruklu yıldızın en büyük parçasıdır.( Ulysses uzay aracının gönderdiği sinyallerin yeniden incelenmesi, 1996 yılında bizi ziyaret eden Hyakutake kuyruklu yıldızının kuyruğunun sanılandan çok daha uzun olduğunu ortaya koydu. Uzunluk, yarım milyar kilometreyi buluyor. Bu, Dünya'nın Güneş'e olan uzaklığının üç katından fazla; 2000 nasa)
Güneş'e yaklaştıkça, ısının etkisiyle "kafa" kısmındaki toz ve gazlar çözülmeğe, saç(koma) kısmı büyümeğe başlar. Güneş rüzgarlarının etkisiyle, toz ve gazlar savrulmağa başlayarak "kuyruk" kısmını oluştururlar. Sonuçta, Güneş'e yaklaşıldığı ölçüde kuyruk uzadıkça uzar.
Yıldız kaymasına yol açan meteoroidlerin bir bölümü, yörüngesi Dünya'nınkine yakın olan kuyruklu yıldız döküntüleridir.
Bazı kuyruklu yıldızların yörüngeleri de Dünya'nınkiyle kesişir.